Perihan Savaş merhum eşi Yılmaz Zafer’i andı
Oyuncu Perihan Savaş, 1987 yılında meslektaşı Yılmaz Zafer ile evlendi ve çiftin bu evlilikten bir oğlu oldu. 1994 yılında kalp krizi geçiren ve beyin hasarına uğrayan Yılmaz Zafer, 1,5 yıl süren yaşam mücadelesini 9 Kasım 1995’te kaybetti.
Halen Kanal D ekranlarında yayınlanan Dilek Taşı dizisinde rol alan usta oyuncu Perihan Savaş, 9 Kasım 1995’te vefat eden eşi merhum oyuncu Yılmaz Zafer’i ölüm yıl dönümünde andı. .
“Adam”
Eşiyle birlikte çekilmiş fotoğraflarını sayfasında paylaşan Savaş, şu notu yazdı: “Adam Biz yaşadıkça sen hep bizimle olacaksın…”
Perihan Savaş, yıllar önce katıldığı programda eşi Yılmaz Zafer’in yaşadıklarını ve ona olan özlemini gözyaşlarıyla anlatmıştı:
“Çok üzücüydü”
“O dönemde bir şirket kurmuştuk. Artık adını anmak istemiyorum, bir ortağımız vardı. Ve o ortağımız onu çok üzdü. Bir keresinde eve gelip sabaha kadar ağladığını bile biliyorum. Bu ilişkiyi bitirmek için avukata gitti ve orada kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.
“Beyni 4 dakika oksijensiz kaldı”
Daha sonra hastanede yapılan müdahalelerle hayata geri döner. Ancak 4 dakika boyunca oksijensiz kaldığı için beyin hücrelerinde ciddi hasar oluştu.
Yılmaz çocuğumuz Savaş’ı ancak iki ay sevebildi. Zaten çocukları çok seviyordu. Hatta arkadaşlarımızı ziyarete gittiğimizde çocuklarla birlikte bir odaya çekilip onlarla oynardı.
Çocuğumuz hiç beklemediğimiz bir anda doğdu ve çok şükür diyerek Savaş’ı doğurduk. İyi ki Savaş’ı doğurdum çünkü Yılmaz iki ay boyunca çocuk sevgisini yaşadı. Hastalanmadan önce her şey Yılmaz’ın içindeydi.
“Çok şaşırdık”
Hamileydim ve annem, ben ve Yılmaz trafikteydik. Çok yoğun bir trafik vardı ve Yılmaz anneme dönerek şunları söyledi: ‘Bu çocuğun yüzünü göremeyeceğimi biliyor musun?’ hem annem hem de ben çok şaşırdık.
Sonra ‘Bak şimdi trafikte doğum yapacağım, sonra yüzünü göreceksin’ dedim ve güldük. Hemen ardından gökyüzüne baktı ve ‘Allah’ım canımı alacaksan al ki çocuğumu göreyim’ dedi ve bunu asla unutamayız. Sonunda oğlunun yüzünü gördü ama bir süre sonra onu kaybettik.
Onu gerçekten özlüyorum. İnsanlığınızı özledim, şefkatinizi özledim. Çok saf ve dürüst bir insandı. Yılmaz herkesi kendisi gibi gören biriydi.
“Herkesi kendiniz gibi görmeyin derim”
Yılmaz’a hep ‘Herkesi kendin gibi görme’ dedim ama o yine de herkesi kendisi gibi görmeye devam etti. Yılmaz’ın bu dünyada yaptığının karşılığını aldığını düşünüyorum, ahirette de çok mutlu ve huzurlu olacağına inanıyorum. Ama elbette onu çok özlüyorum. Keşke herkes onun gibi dürüst ve namuslu olabilse.
Karagümrüklüydü ve çok genç bir adamdı. Eğer hatalı olsaydın doğrudan yüzüne söylerdi. Oğlum Savaş’ın babasını tanımasını çok isterdim ama; babasını hiç tanımadı.
Babasının filmlerini izliyor, benden, babasının arkadaşlarından, amcalarından Yılmaz’ı dinliyor. Ama tavır ve davranışlarıyla tıpkı babası Yılmaz gibidir. “Hareketleri, şefkati, saçını tarama şekli bile tıpkı babası gibi.”